Meclis hazırız dedi. Emeklilikte yaşa takılanlara müjde.

Emeklilikte yaşa takılanların gözü 1 Ekim’de

Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), uzun yıllardır ilk kez, Meclis’te çoğunluğa sahip partilerin ortak gündem konusu haline geldi. Milletvekili sayısı 302’ye ulaşan dört parti, emeklilikte yaşa takılanların sorununun çözülmesi için aynı noktada buluştu. Yüz binlerce kişinin gözü, 1 Ekim’de açılacak Meclis’e çevrildi.

Yüz binlerce çalışanın beklediği emeklilikte yaş probleminin (EYT) ortadan kaldırılması muhalefet partilerinin ortak gündem konusu oldu. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberine göre 8 Eylül 1999 tarihinden önce kadın 20 yıl sigortalılık; erkek 25 yıl sigortalılık ve 5000 gün prim koşulunu yerine getirerek emekli olabiliyordu.

8 Eylül 1999 tarihinde 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile emeklilik yaşı artırıldı. Emeklilik yaşı, kademeli olarak kadınlarda 58, erkeklerde 60’a çıkartıldı.

2008 yılında yapılan ikinci değişiklikle de emeklilik yaşı kadın ve erkeklerde 2048 yılında 65’e çıkacak şekilde tekrar yükseltildi. Emekliliğe hazırlanan pek çok kişi bir gün farkla 2-3 yıl daha beklemek zorunda kaldı. Yasa değişikliğinin yapıldığı ilk yıllarda, kademeli yaş artışı konusunda toplumda bir konsensüs vardı. Doğrudan etkilenenlerin sesi cılız çıkıyordu. Zamanla prim gününü dolduranların sayısı arttıkça yaşı bekleyenlerin sesleri daha gür çıkmaya başladı. Önceki yasama dönemlerinde bazı muhalefet milletvekilleri münferit olarak yasa teklifleri verdi. Ancak, ilk defa muhalefet partileri, konuyu yeni yasama döneminin hemen başında gündeme getirdi.

DÖRT MUHALEFET PARTİSİ AYNI GÖRÜŞTE

Emeklilikte yaşa takılanlar konusunda ilk teklif, genel seçimlerde AK Parti ile ittifak yapan ve hükümet politikalarına geniş destek veren MHP’den geldi. MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, teklifi Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin talimatıyla hazırladığını vurguladı. Erdem’in ardından CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ve Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ile İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun, TBMM Başkanlığı’na yasa teklifi sundu. Tekliflerin ortak noktası, 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigortalı olarak çalışmaya başlayan kadınların 20, erkeklerin 25 yıl sigortalılık süresi ve 5.000 gün prim ödeme koşulunu yerine getirmeleri halinde yaşı beklemeden emekli olmaları yönünde.

DÖRT PARTİ MECLİS’TE ÇOĞUNLUĞU OLUŞTURUYOR

Meclis’te grubu bulunan dördüncü muhalefet partisi HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın da bu hafta içinde konuyla ilgili yasa teklifi hazırlayarak TBMM Başkanlığı’na sunması bekleniyor. Bu arada HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, geçen hafta yaptığı açıklamada, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili yasa teklifi hangi partiden gelirse gelsin destekleyeceklerini söyledi.

AK Parti TBMM’de 290 sandalyeye sahip bulunuyor. Emeklilikte yaşa takılanlara yönelik yasa teklifi veren CHP’nin 144, MHP’nin 50, İYİ Parti’nin 41 milletvekili bulunuyor. Teklife destek vereceğini açıklayan HDP de Meclis’te 67 milletvekili ile temsil ediliyor. Böylece, teklifi destekleyen partilerin toplam oyu 302’ye ulaşarak, çoğunluğu sağlıyor.
TBMM, tatilin ardından 1 Ekim’de yeni yasama yılına başlayacak. Emeklilikte yaşa takılanların gözü kulağı yeni yasama yılında Meclis’te olacak.

38 YAŞINDA EMEKLİLİK OLACAK MI?

Muhalefet partilerinin tekliflerinde, 8 Eylül 1999 tarihi öncesinde sigortalı olanların, 5510 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmış bulunan sosyal güvenlik kanunları hükümlerine göre gereken sigortalılık süresi, hizmet süresi ve prim gün sayısı koşulunu yerine getirenlerin yaşı beklemeksizin emekli edilmeleri öngörülüyor. Teklifler bu şekilde yasalaştığı takdirde, 1989 yılında 18 yaşında işe giren bir kadın 2019 yılında 38 yaşında emekli olabilecek. 1989’da 18 yaşında işe giren bir erkek de 2024 yılında 43 yaşında emekliliğe hak kazanabilecek.

İşte yıl sonu dolar tahmini! Merkez Bankası açıkladı. Bakan Albayrak “dünya Washington dan kendini korusun.”

Merkez Bankası’nın eylül ayı beklenti anketinde yıl sonu dolar kuru beklentisi 6,5938’e yükseldi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), beklenti anketinde 2018 yıl sonu dolar kuru beklentisi 6.5938 TL (önceki 5.9663 TL), gelecek 12 ay sonu dolar kuru beklentisi ise 7.0786 TL oldu.

TCMB Beklenti Anketi Eylül ayı sonuçlarına göre ay sonu TÜFE beklentisi yüzde 2,13, 2018 yıl sonu TÜFE beklentisi ise yüzde 19,61 oldu.

Önceki beklentiler sırasıyla yüzde 1,25, yüzde 16,45 seviyesindeydi.

Anket sonuçlarına göre Eylül sonu TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı beklentisi yüzde 21,44 oldu. Önceki anket döneminde beklenti yüzde 17,75 seviyesindeydi.

2018 yıl sonu cari denge beklentisi 49,67 milyar dolar açık şeklinde gerçekleşti

Bakan albayrak sert konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ”ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’ye nedensiz saldırısı sonrası dünya kendini Washington’ın ekonomik gücünden korumalı. ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, NATO üyesi bir ülkenin ekonomisine alenen yaptırımlar ve tarifelerle saldırdı. Türk ekonomisi, negatif propaganda ve finansal sistemine yapılan saldırılar karşısında gücünü ortaya koydu” dedi.
Bakan Albayrak, Amerikan Foreign Policy dergisi için “ABD’nin küresel ekonomiyi yönetmesine güvenilemez” başlıklı İngilizce bir makale kaleme aldı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye yönelik saldırısının ardından dünyanın kendini Washington’ın ekonomik gücünden koruması gerektiğini vurguladığı makalesinde Albayrak, şu tespitlere yer verdi:
“Bu ağustos ayında Türkiye ekonomisi küresel haberlerin ana konusu oldu. Bunun sebebi, global ekonomik sistemdeki en büyük oyuncu olan ABD tarafından Türk ekonomisine yapılan sistematik saldırıydı. Bu, Türkiye ve ABD arasındaki ittifak tarihinin en hayal kırıcı anlarından biri oldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, NATO üyesi bir ülkenin ekonomisine alenen yaptırımlar ve tarifelerle saldırdı.”

Bakan Albayrak, söz konusu saldırının döviz kurlarında dalgalanmalara yol açmasına karşın nihayetinde Türk ekonomisinin güçlü temellerini ortaya koyduğunun altını çizerken, “Türk ekonomisi, negatif propaganda ve finansal sistemine yapılan saldırılar karşısında gücünü ortaya koydu. Türk lirasında geçen ay yaşanan değer kaybına, hiçbir ekonomik göstergenin ya da makroekonomik verinin neden olmadığını vurgulamak önemli. Bu süreçte, Türkiye’nin finansal yapısı ve bankacılık sisteminde, önemli hiçbir değişiklik yaşanmadı” değerlendirmesini yaptı.

TCMB’nin bağımsızlığı ve etkinliği, hükümetin önceliği vurgusu

Türk hükümetinin yatırımcı dostu bir ortam yaratmak konusunda kararlı olduğunu ifade eden Albayrak, bu amaçla bazı ekonomik zayıflıkları ve potansiyel kırılganlıkları önlemek için gereken adımların atıldığını bildirdi.

Bakan Albayrak, makalesinde, ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) bağımsızlığının, etkinliğinin ve parasal politikada lider rolünde kalmasının, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin son 16 yıldaki tüm hükümetleri için olduğu gibi bu hükümetin de öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı.

Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’na (IMF) başvurmasının ajandasında olmadığını da kaydeden Albayrak, “Türkiye, şimdiye kadar olduğu gibi döviz rezervlerini uluslararası piyasalardan sağlamaya devam edecektir. Bizim hedefimiz Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımları çekmeye devam etmesi ve küresel ekonomi için bir inovasyon, araştırma ve geliştirme merkezi haline gelmesidir” değerlendirmesinde bulundu.


Katar’dan çok önemli Türkiye açıklaması!

Katar’dan çok önemli Türkiye açıklaması!

Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Ahmed bin Muhammed bin Casim Al Sani, “Türkiye’de de yatırımlarımızı çeşitli sektörlere yapacağız. Ekonominin temellerine bakmak lazım. Biz Türk ekonomisine güveniyoruz. Bu nedenle Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, 15 milyar dolar doğrudan yatırım paketi açıkladı” dedi.

Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Ahmed bin Muhammed bin Casim Al Sani, Türkiye’nin ekonomik temelleri sağlam olduğu için Katar’ın Türkiye’ye yönelik 15 milyar dolarlık yatırım paketi açıkladığını belirterek, “Biz yatırımlarımızı çeşitlendirerek yapıyoruz. Türkiye’de yatırımlarımızı çeşitli sektörlere yapacağız.” dedi.

Bakan Ahmed bin Muhammed bin Casim Al Sani, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Almanya-Katar Ticaret ve Yatırım Forumu’nda AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin özel sektörünün, ihracat başta olmak üzere, çok gelişmiş olduğunu söyledi.

Katar’ın uzun zamandır Türkiye’de yatırımcı olduğunun altını çizen Casim Al Sani, “Biz Türk ekonomisinin temellerinin sağlam olduğuna kesinlikle inanıyoruz. Ekonomilerde bazen aşağı yukarı hareketler olabilir. Önemli olan ekonominin temelleridir ve bu alana bakmak lazım. Biz Türk ekonomisine güveniyoruz. Bu yüzden de Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, 15 milyar dolar doğrudan yatırım paketi açıkladı. Biz aynı zamanda yatırımlarımızı çeşitlendirerek yapıyoruz.Türkiye’de yatırımlarımızı çeşitli sektörlere yapacağız.Türkiye ile Katar uzun yıllardır dost ve dost kalmaya devam edecek.” diye konuştu.

Katar Yatırım Kurumu (QIA) üst düzey yöneticisi (CEO) Şeyh Abdullah bin Muhammed bin Suud Al Sani de Türkiye’ye yönelik yeni yatırımlar için çalışmaların hızlı şekilde devam ettiğini belirterek, çok yakında yatırımların hangi alanlara yönelik olarak gerçekleştirileceğini ilan edeceklerini söyledi.

Çok korkmuş ülkeden uyarı. “Atom bombası yapıyorlar” – Keşke diyoruz.

Almanların Türkiye korkusu! Türkiye gizlice atom bombası yapıyor

Alman Die Welt gazetesi, Türkiye’nin gizli bir nükleer silah programı yürüttüğünü gündeme getirdi.

Alman basını, Türkiye’nin gizli bir nükleer silah programı yürüttüğünü öne sürdü. Die Welt gazetesinde çıkan haberde, Alman istihbaratının Türkiye’yi özellikle takip etme sebebinin de bu olabileceği iddia edildi. Hürriyet’ten Ali Varlı’nın haberine göre,

Türkiye’nin atom bombası yapabilmesi için gerekli teknik bilginin Pakistan’dan gelmiş olabileceğinin ileri sürüldüğü makale, 1982-1988 yılları arasında Federal Savunma Bakanlığı’nın Planlama Bölümü’nde çalışan Hans Rühle imzası taşıyor.

Yazıda, “Alman Haber Alma Teşkilatı’nın (BND) Türkiye’yi takip için Türkiye üzerinden Irak ve Suriye’ye giden radikal İslamcı militanları, uyuşturucu kaçakçılığını ve Kürt militanları gerekçeler arasında gösterdiği bilinir. Ancak çok az bilinen ve dinlemeler için daha iyi bir gerekçe var. O da bir süreden beri Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ın işaretlerini verdiği nükleer silah sahibi olma isteği” denildi.

“İRAN’IN STRATEJİSİNİ UYGULUYOR”

Rühle yazısında Türkiye’nin nükleer silah üzerinde çalıştığının şimdiye kadar haber konusu olmadığını belirtirken, “İran’ın atom programı ve Kuzey Kore’nin nükleer silahlarla yaptığı provokasyonlar haberlere konu oluyor. Ancak Türkiye’nin atom silahı üzerinde yaptığı gizli çalışmalar basında hiç yer almadı. Oysa Batılı ülkelerin istihbarat teşkilatları bu konuda hemfikirler” görüşüne yer verdi.

Makalede, Türkiye’nin kendisine model olarak İran’ı aldığı belirtilirken, “Tahran sivil atom programı adı altında nükleer silah sahibi olmayı hedefliyor. Türkiye de İran’ın stratejisini uyguluyor. Türkiye nükleer programı uygularken resmi gerekçe olarak; milli ekonomi büyüyor ve bunun için de daha fazla enerjiye ihtiyacımız var diyor” ifadesi kullanılıyor. Yazıda, Türkiye’nin nükleer santral için Rusya’nın yanı sıra Japon ve Fransa ile yapılan nükleer santral anlaşmaları hatırlatılıyor.

“TÜRKİYE YANAŞMIYOR”

Die Welt’te yer alan yazıda, Türkiye’nin adı geçen ülkelerle yaptığı anlaşmalarda gerekli uranyum miktarının temini ve atık maddelerin geri alımı konusunda kendisini sınırlamaktan kaçındığına işaret edildi. Türkiye’nin yapılan anlaşmalarda bu iki konuyu gündeme getirmediği iddia edilen yazıda, bu durum şu sözlerle yorumlandı: “Türk yönetimi nükleer programın bu bölümünü elinde tutmak istiyor.

Nükleer silah geliştirmek isteyen ülkeler için bu durum çok önemli.” Haberde, nükleer atıklardan kurtulma tüm dünyada büyük sorun olarak görülürken, Türkiye’nin yakıt çubuklarını elinde tutmak istediğine değiniliyor. Rühle bu durumu da yazısında “Türkiye Plütonyum bombası üretmek istiyor” şeklinde yorumluyor.

“BND BİLGİ VERDİ”

Haberde, BND’nin elindeki bilgiye göre, Erdoğan’ın emriyle 2010 yılında uranyum zenginleştirme tesisi kurduğu öne sürüldü. BND’nin elinde ayrıca, Türkiye’nin çok miktarda santrifüj bulundurduğuna dair bilginin olduğu da belirtildi. Haberde, Türkiye’nin santrifüjleri Pakistan’dan temin ettiğinin tahmin edildiği yazıldı.

SÜPER HABER – ALMANYA DUYURDU. Türkiye’ye tam 35 milyar dolar.


Almanlar duyurdu! Türkiye’den dev anlaşma

Alman medyası, Türkiye ve Almanya arasında 35 milyar euro büyüklüğünde devasa bir demiryolu projesi için anlaşmaya varıldığını duyurdu.

Tedarik tarafında Siemens`in lokomotifi olacağı konsorsiyum tarafından yürütülecek ve Almanya`nın finansal ve teknik desteğiyle yapılacak proje yeni yüksek hızlı tren alımını, yüksek hızlı trenler için yeni rotalar açılmasını, demiryollarının inşasını, mevcut olan hatların ve sinyalizasyon teknolojisinin modernizasyonunu kapsıyor.

Türkiye’nin, yeni demiryolu hatlarının inşası, mevcut olanlarının yenilenmesi ve son teknoloji sinyalizasyon sisteminin kurulması için Almanya ile hükümet nezdinde görüşmeler yapıldığı ifade edildi.

Ülkenin saygın medya kuruluşlarından, haftalık aktüel habercilik dergisi Der Spiegel’in belirttiğine göre, demiryolu hatlarının modernizasyonu için Almanya’nın finansal ve teknik uzmanlık desteğiyle yapılacak dev işbirliğinin boyutu 35 milyar euro. Spiegel, bu bedelin içerisinde teslim edilecek yeni trenlerin de bulunduğunu iddia etti.

Demiryolu projesinin Siemens’in başında olacağı bir konsorsiyum tarafından yapılması bekleniyor. Siemens, geçtiğimiz nisan ayında TCDD ile 10 adet Valero yüksek hızlı trenin teslimi için 340 milyon euro tutarında sözleşme imzalamıştı.

ÇİN OLMAYINCA ALMANYA DEVREYE GİRDİ

2. Abdülhamit döneminden bu yana demiryolu hatlarında Türkiye ve Almanya arasında süregelen işbirliğine dikkat çekilen haberde, proje için yetkililerin 3 aydır görüşmeler sürdürdüğü de vurgulanıyor.

Türkiye’nin bu süre zarfında Çin ile de aynı proje için müzakerelerde bulunduğu ancak çıkmaza girilmesinin ardından Almanya hükümetinin Türkiye ile normalleşmeye başlayan ve iyileşme sürecine giren ilişkilerin perçinlenmesi için projeyi fırsat olarak gördüğü ifade edildi

ALMAN BAKAN TÜRKİYE’YE GELECEK

Haberde, eylül ayı sonunda Almanya’nın Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Thomas Bareiß tarafından Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirileceği ve finansman konusunun görüşüleceği söylenirken Türkiye’nin düşük faizli kredi ve ihracat garantisi istediği iddia edildi.

Almanya hükümetinin herhangi bir söz vermediği ancak mali destek konusuna sıcak baktığı da gelen haberler arasında. Mart ayında kurulan koalisyon hükümetinin ortağı olan sosyal demokrat SPD, Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı ve artan enflasyon nedeniyle Türkiye’ye destek verilmesi gerektiğini ifade etmişti.

Spiegel’in haberiyle ilgili Alman ve Türk hükümetlerinin yanı sıra Siemens kanadından da henüz bir yorum yapılmış değil.

DEV HAMLE – Türk Savunma Sanayi Göz Kamaştırıyor. #ASELSAN #ROKETSAN #BAYKAR

Türkiye, 2023’ten önce insansız savaş uçağı üretecek

İnsansız Hava Araçları (İHA) sistemleri geliştirici ve üreticisi Baykar’ın Makine Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, “İnsansız savaş uçağını inşallah 2023 öncesi, 1.5 ton yük taşıyabilen daha stratejik görevler yapan insansız hava aracını da inşallah 2019’da uçuracağız” dedi.

Türk savunma sanayisinin geliştirdiği milli İHA ve SİHA’lar (Silahlı İnsansız Hava Aracı’nı) güvenlik güçlerine büyük katkı sağlıyor. Türkiye, son yıllarda envantere katılan İHA ve SİHA’larla hava sahasını kontrol eden en etkin ülkelerden biri haline geldi.

TSK, taktik ve operatif sınıfta gelişmiş ülkelerle rekabet edebilir düzeydeki İHA ve SİHA’lar sayesinde terör örgütüne ait belirlediği hedefleri imha ediyor. Baykar Makina Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, Baykar’ın merkezinde müjdeyi verdi.

İnsansız savaş uçağının ne zaman kullanılacağı ile ilgili Bayraktar, “İnsansız savaş uçağını inşallah 2023 öncesi ve 1.5 ton yük taşıyabilen daha stratejik görevler yapan insansız hava aracı da inşallah 2019’da uçuracağız. Türkiye SİHA da satmaya başladı.2012 de biz minilerini satmıştık.

Şimdi büyükleri gitmeye başladı. Katar, Ukrayna olmak üzere 3-4 yer var” dedi.

“ÜÇ YILIM GÜNEYDOĞU DA GEÇTİ”

Terör olaylarının son iki yıl azalmasında İHA’ların büyük katkı sağladığını dile getiren Selçuk Bayraktar, “Ne insansız hava araçlarını ne de mühimmatlarını bize dışarıdan vermiyorlardı” dedi ve ekledi:

“Terörü bitirmek istemiyorlardı. Son iki senedir terör olayları çok azaldı niye çünkü insansız hava araçları çok etkili kullanılıyor. 58 tanesi Bayraktar’tan. Şu an biz konuşurken de 15 tanesi havada. Bu sayı git gide artacak 50 olacak. İnsansız hava araçlarını da teslim ettiğimizde iş bitmiyor. Eğitimlerini de biz veriyoruz. Benim üç senem ekiple beraber Güneydoğu da geçti. Afrin operasyonunda da çok özel teknolojilerle İHA’larımız donatıldı. Bayraktar TB1 kendi sınıfında dünyanın en iyisi. Türkiye kadar terörle mücadele harekatı yapıp bu kadar teknolojiyi kulnanan başka ülke yok.”

“PARAYLA ÖLÇÜLMEZ BİR KATKI”

Baykar’ın üretimiyle Türkiye’nin İHA ithalatı yapmasının önünün kesilmesinin ülkeye maddi katkısının hatırlatılması üzerine Selçuk Bayraktar, “Bu parayla ölçülmez; ölçülecek olsa milyarlarca dolardır” dedi.

Baykar’ın kendi içinde akademik bir kurum gibi çalıştığını ifade eden Bayraktar, “Lise çağlarından itibaren bizim çekirdek ekibimizin kadrosu bir yerde çalışmış değil kendi içimizde yetişmiş. Kendi içimizden yetiştiriyoruz” diye konuştu. (DHA)

Çavuşoğlu: Bize ‘kardeş’ ülkeler de saldırdı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, beraberinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ile birlikte Antalya’nın Alanya ilçesinde Yeni Alanya Gazetesi’nin 51. yıldönümü ve Dim Medya A.Ş.’nin bir diğer yayın organı olan DİM TV’nin 1. yılı sebebiyle Alanya’da bir restoranda düzenlenen törene katıldı.

“BU BİR SALDIRIDIR”

Son zamanlarda dövizde dalgalanmaların olduğunu kaydeden Bakan Çavuşoğlu, bunun bir saldırı olduğuna dikkat çekti. “Bu bir saldırıdır, geçecek” diye beklemeye gerek olmadığını vurgulayan Bakan Çavuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanlığımızın da liderliğinde ciddi çalışıyoruz, tedbirlerimizi alıyoruz. Güçlü bir banka disiplinimiz var. Mali disiplinimizi asla bozmadık. Merkez bankası rezervlerimiz de öyle.

“BİZE SALDIRAN SADECE ABD DEĞİL, ‘KARDEŞ’ MÜSLÜMAN ÜLKELER DE VAR”

Bu saldırının arkasında sadece ABD var dersek aldanırız. Bazı ülkelerin olduğunu biliyoruz, kardeş Müslüman ülkeler de var. Bunun üstesinden de geleceğiz. Krizlerde nasıl güçlendiysek, bunu da atlatacağız.

“BUNU ATLATTIKTAN SONRA TÜRKİYE’Yİ KİMSE TUTAMAZ”

Bu krizi atlattıktan sonra, Türkiye’yi kimse tutamaz. Alt yapıda, üst yapıda tüm hedeflerimize ulaşacağız. Allah’tan başka kimse bizi döndüremez. Milletçe tek yürek olduk. Bu süreçte milletimizin sergilediği duruş çok önemli oy versin ya da vermesin.

“OY VERENLER KADAR, VERMEYENLERDEN DE ÇOK CİDDİ DESTEK GÖRDÜK”

MHP’yle ittifak kurduk, oy verenler kadar vermeyenlerden de çok ciddi destek gördük. Uyanan bir milletiz. Sürekli ‘Bundan nasıl fayda sağlayabiliriz’ diye düşünenler, etik olmayan, kanuna aykırı hareket eden var. Devlet bunlardan hesabını sorar. Kanuna aykırı hareket edenlerden devlet hesap sorar ve soracaktır.”

EYVAH – Apple kullananlara kötü haber! Trump açıkladı…


Son dakika: Apple kullananlara kötü haber! Trump açıkladı…

ABD Başkanı Donald Trump, Apple ürünlerinin fiyatları Çin’e uygulanabilecek devasa gümrük tarifleri nedeniyle artabileceğini belirterek, “Bunun sıfır vergili hatta vergi teşvikli kolay bir çözümü var. Ürünlerinizi Çin yerine ABD’de üretin. Fabrikalarınızı inşa etmeye şimdi başlayın” ifadelerini kullandı.

Trump, kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Amerikalı teknoloji devi Apple’a ürünlerini Çin yerine ABD’de üretmesi çağrısında bulundu.

Şirketin ürünlerinin Çin’de üretmeye devam etmesi durumunda tarifelerden etkileneceğine işaret eden Trump, “Apple ürünlerinin fiyatları Çin’e getirebileceğimiz devasa tarifeler nedeniyle artabilir. Bunun sıfır vergili hatta vergi teşvikli kolay bir çözümü var. Ürünlerinizi Çin yerine ABD’de üretin. Fabrikalarınızı inşa etmeye şimdi başlayın. Heyecan verici” ifadelerini kullandı.

Donald Trump’ın paylaşımda doğrudan yer verdiği Apple’ın piyasaya sürdüğü Iphone ve Ipadlerin büyük bir bölümünü Çin’in Zhengzhou kentindeki Foxconn fabrikasında ürettiği belirtiliyor.

“Çin’e 267 milyar dolarlık gümrük vergisi daha kısa sürede uygulamaya hazır”

Başkan Trump, dün yaptığı bir başka açıklamada da Çin’den ithal edilen 200 milyar dolarlık ürüne getirilecek tarifelere ilaveten 267 milyar dolarlık yeni gümrük vergisinin daha kısa sürede uygulamaya hazır olduğunu kaydetti.

Yaklaşık 200 milyar dolarlık Çin ürününe yönelik tarifelerin kısa süre içinde uygulanmaya başlanabileceğini belirten Trump, “Bunu yapmaktan nefret ediyorum ancak bunun (200 milyar dolarlık Çin ürününe yönelik tarifeler) arkasından 267 milyar dolarlık gümrük vergisi daha ben istersem kısa sürede uygulanmaya hazır. Bu, işleri tamamen değiştirecek.” ifadelerini kullandı.

Trump yönetimi, deniz mahsullerinden spor eldivenine, doğal ve kimyasal minerallerden sebze-meyvelere, tütün mamullerinden otomobil lastiğine kadar 5 bin farklı ürünün yer aldığı 200 milyar dolarlık Çin menşeli ürünün listesini 10 Temmuz’da açıklamıştı.

Söz konusu listedeki ürünlere gümrük vergisi getirilmesinin Amerikan şirketlerini nasıl etkileyeceğini anlamaya yönelik 60 günlük geri bildirim süresi 6 Eylül Perşembe itibarıyla sona erdi. ABD Ticaret Temsilciliğinin geri bildirimler doğrultusunda listede değişiklikler yapma hakkı bulunuyor.

Çin’in ithalatının tamamı tarifelere tabi olabilir

ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’e yönelik son açıklamaları, iki ülke arasındaki ticaret müzakerelerinde ilerleme sağlanamadığına yönelik spekülasyonları destekliyor.

Çin’in halihazırda 50 milyar dolarlık ürününe yüzde 25 oranında gümrük vergisi uygulayan Trump yönetiminin, 467 milyar dolarlık Çin menşeli ürüne daha tarife getirilmesi, ülkenin Çin’den ithal ettiği bütün ürünlerin gümrük vergisine tabi tutulacağı anlamına geliyor.

ABD Ticaret Bakanlığının resmi verilerine göre, geçen sene Çin’den ithal edilen tüm malların toplam değeri yaklaşık 505,5 milyar dolara tekabül etmişti. Bu yılın ilk yarısında Çin’den ithal edilen ürünlerin toplam değeri ise 250 milyar dolar civarında gerçekleşti.